Kara Parçalarını ve Gönülleri Birbirine Bağlayan Köprüler
Köprüler sadece kara parçalarını buluşturan değil, binlerce hikayeyi de birbirine kavuşturan yapılardır.
Cunda Köprüsü | Türkiye’nin ilk Boğaz köprüsü
Ayvalık Adaları olarak tanımlanan irili ufaklı yirmi iki ada ve adacıktan en büyüğü Cunda. Cunda ile Ayvalık arasında yer alan Lale Adası ise, 1817 yılında denizin doldurulmasıyla anakaraya; sonra da 1964’te inşası tamamlanan bir köprüyle Cunda Adası’na bağlanmış. Türkiye’nin ilk boğaz köprüsü olma özelliğini taşıyan bu köprü sayesinde de Cunda Adası, yalnızca deniz yoluyla değil, kara yoluyla da ulaşımın sağlanabildiği bir ada olmuş. 54 metre uzunluğundaki köprünün iki yanındaki ‘Türkiye’nin ilk boğaz köprüsü’ yazılı tabelalar ilgi çekerken, tatile gelen vatandaşlar da bu köprünün üzerinde balık avlamanın zevkini yaşıyor.
Yolun araç trafiğine kapalı olması harika, gecesi ayrı gündüzü ayrı güzel Cunda sahilinin tadını doya doya yaşayabiliyorsunuz. Antikacıları, hediyelik eşya dükkanlarını gezerek alışveriş keyfi yapabileceğiniz gibi Ada’nın tarihi ve doğal güzelliklerini görmek için de bir plan uygulayabilirsiniz. Ada sokaklarında dolaşırken Cunda kedileri ile selamlaşmayı da unutmayın tabii.
Hapsiyaş Köprüsü | Trabzon
Mimari özelliği ile Doğu Karadeniz’de bulunan köprü, kemer köprüler içinde farklı bir yere sahip. En önemli farklılıklar arasında kayalar üzerine oturtulmuş olan taş ayakları geliyor. Ahşap gövdesinin olması, bölgeye has kiremitli çatısı özgünlüğünü sağlıyor. Eskiden inşa edilen yapılar daha çok ahşap özelliğe sahipti. Kentin en gözde eserlerinden biri olan Hapsiyaş Köprüsü de bu şekilde yapılmış.
Belkıs Köprüsü | Antalya
Mimari özelliklerini günümüze kadar eksiksiz taşıyan en önemli antik tiyatrolardan biri olan Aspendos, kusursuz görünümü ve yarım daire biçimindeki gövdesiyle görenlerde hayranlık uyandırıyor. Yaz aylarında sergilenen tiyatro oyunları ve müzik ziyafetiyle geçmiş günlerini yad eden antik tiyatronun hemen arkasında devasa sukemerleri yükseliyor. Sivri formlarıyla bu kemerler kilometrelerce ötelerden antik şehre su getirmek için kullanılıyordu. Yöre halkınca etrafında kurulan pazar nedeniyle Köprüpazar olarak da anılan Köprüçay Köprüsü, Köprüçay Milli Parkı sınırlarından geçen aynı isimli nehrin iki yakasını birleştiriyor. En büyüğü 17 metre genişliğinde irili ufaklı yedi kemer gözünden bugün yalnızca balıkçı teknelerinin geçmesine izin veren köprü Türkiye’nin tarihi değerleri arasındaki yerini koruyor.
Zamanla tahrip olan köprü, Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat döneminde onarım gördü. Tam orta yerinde sonradan eklenen bölümün oluşturduğu küçük dirsek Köpüçay’ı virajlı bir hale getiriyor. Narenciye bahçeleri arasındaki köprü günümüzde de periyodik olarak onarım gören köprülerden biri. Antalya yolculuğunuz için tavsiyelerimize buradan ulaşabilirsiniz.
Irgandi Köprüsü | Bursa
Türkiye’nin en güzel köprülerinden biri olma sıfatını fazlasıyla hak eden Irgandi, kemerli bir yapının üzerinde yükselen sıra sıra dükkânlarıyla benzerlerinden ayrılıyor. Lonca sistemine uygun yapıdaki bu çarşı, yıllar öncesinde seyyahların ve tüccarların sık sık uğradığı önemli bir ticaret alanıydı. 1442 yılında inşa edilen Irgandi Köprüsü, özgün mimari stiliyle dünyanın dört çarşılı köprüsünden biri sayılıyor. Bulgaristan’ın Lofça kentindeki Osma Köprüsü, İtalya’nın Venedik kentindeki Ponte di Rialto ve yine İtalya’nın Floransa şehrinde bulunan Ponte Vecchio, üzerlerinde yer alan küçük dükkânlarıyla Irgandi Köprüsü’yle aynı kategoride değerlendiriliyor.
Gökdere üzerine konumlanan bu tarihi yapı, Bursa’nın seçkin semtlerinden Yeşil, Yıldırım ve Emirsultan’ı birbirine bağlıyor. 1854 yılındaki büyük Bursa depreminde epeyce hasar gören köprü, Kurtuluş Savaşı’nda Yunan ordusu tarafından da tahrip edildi. Bursa kandilleri ve bıçağı, mum çeşitleri, sedefkarlık, nakkaşlık, minyatür ve metal işleme gibi geleneksel el sanatları ürünlerinin sergilenerek satıldığı bu köprü çarşı kentin kültür merkezi konumunda. Köprü, “kımıldamak” anlamına gelen “ırgamak” sözcüğünden almış adını. Sarı badanalı dükkânları ve gri kemerli gövdesiyle yıllara inat hâlâ ayakta duruyor. Bursa yolculuğunuz için tavsiyelerimize buradan ulaşabilirsiniz.
Mikron Köprüsü | Rize
Fırtına Vadisi’nde bulunan tarihi köprüler arasındaki Mikron Köprüsü, Çamlıhemşin’deki Aşağışimşirli Köyü’ne oldukça yakın. 19.yüzyılla tarihlendirilen köprü Osmanlı döneminde inşa edilmiş ve bölgedeki diğer köprülerle hemen hemen aynı mimari özelliği taşımakta. Yapımı sırasında moloz ve kesme taş kullanılan Mikron Köprüsü’nün uzunluğu 30 metre olup, dere seviyesinden 12 metrelik bir yükseklikte bulunuyor. İklim şartlarından dolayı mevsimine göre sel tehlikesi oluşturan derenin etkisiyle, köprünün ayak açıklıkları epeyce geniş tutulmuş. Köprü her ne kadar sağlamlığıyla günümüze kadar gelebilmiş ve 1999 yılında Karayolları tarafından yapılan onarımı günümüzdeki son halidir.
Büyükçekmece Köprüsü | İstanbul
Büyükçekmece Gölü’nün daralarak Marmara Denizi’ne kavuştuğu noktaya konumlanan bu köprü, Büyükçekmece semti ile Mimarsinan beldesi arasındaki karayolu bağlantısını sağlıyordu bir zamanlar. Anadolu’nun çeşitli bölgelerini görkemli eserleriyle süsleyen büyük usta Mimar Sinan’ın yapıtlarından biri olan köprü, günümüzde sadece yayaların kullanımına açık.
Son derece ilginç bir tasarımı olan Büyükçekmece Köprüsü, dört ayrı köprünün birleşmesinden oluşuyor. Köprünün bir tarafından yürümeye başlanıldığında, dört küçük iniş ve çıkış yapılarak karşı kıyıya geçilebiliyor. Yapım çalışmaları sırasında gölün suları tulumbalarla çekilerek kazıklar çakılmış ve kurşun eritme tekniği kullanılarak bu kazıkların araları doldurulmuş. Köprü 635 metre uzunluğunda ve 7 metre genişliğinde.
Köprünün yapımına Kanuni Sultan Süleyman’ın Zigetvar seferi öncesinde başlanmış. Padişahın erken ölümü sonrasında tahta geçen Sultan II. Selim’in fermanıyla bir yıl içerisinde tamamlanan köprü 1567 yılında hizmete açılmış. Köprünün ilginç özelliklerinden biri de karşılıklı konsollar üzerine konumlanan kitabeli balkonları. İstanbul’la ilgili bir başka yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.
